Translate

14 Ağustos 2011 Pazar

► İMMOBİLİZER

İMMOBİLİZER NEDİR?
Kelime olarak "hareketsizleştirici" anlamına gelir. Araçlar üzerinde ve bununla birlikte araç anahtarı içerisinde bulunan transponderlar sayesinde hırsızlık olaylarına karşı kullanılan araç güvenlik sistemidir.


İMMOBİLİZER SİSTEMİNİN BAŞLANGICI
1993 Yılından sonra Avrupadaki sigorta şirketlerinin yaptıkları baskılar sonucunda otomotiv üreticileri, araçlar üzerinde kullanılacak bir güvenlik sistemi arayışı içerisine girdiler. Bunun sonucunda 1995 yılından sonra Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa da araçlar immobilizer sistemine sahip olarak üretilmeye başlandı.
İMMOBİLİZER SİSTEMİNİN ARAÇ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ İmmobilizer Sistemi araç üzerinde benzinli araçlarda ateşleme sistemini keser, dizel araçlarda ise mazot pompasının çalışmasına izin vermez.
İMMOBİLİZER SİSTEMİNİN ÇALIŞMA YAPISI
  1. Kontak açılıp ECU (Motor Kontrol Ünitesi) tarafından okuyucu aracılığı ile kontak anteni enerjilendirilir,
  2. Antenden gönderilen Radyo Frekanslı (RF) sinyal sayesinde transponder enerjilenir,
  3. Okuyucu aracılığı ile antenden transpondera soru sorulur,
  4. Soruya alınan cevap anten aracılığı ile okuyucuya oradan da ECU'ya aktarılır,
  5. Bu gelen cevap ECU'da kayıtlı veriler ile karşılaştırılır,
  6. Verilerin uyumlu olması durumunda immobilizer sistemi aracın çalışmasına izin verir,
  7. Verilerin uyumlu olmaması durumunda immobilizer sistemi aracın çalışmasına izin vermez.
TRANSPONDER (CHIP) NEDİR?
Belli bir yapıdaki bilgiyi, manyetik olarak kendi üzerinde saklayan elektronik bir elemandır. Otomotivde 125 KHz ve 134,2 KHz lik frekanslarda çalışır.
TRANSPONDER ÖZELLİKLERİ
  • İçindeki bilgiyi kalıcı olarak saklayabilir.
  • İçindeki bilgi uygun cihazlarla değiştirilebilir.
  • Kablosuz iletişim ile bilgi alış-verişi yapar.
  • Harici bir güç kaynağı yoktur.
  • 1995 yılından itibaren immobilizer sistemlerle uyumlu olarak araçlarda kullanılmaya başlanmıştır.
  • Uzun yıllar boyunca sorunsuz çalışabilirler.
TRANSPONDERLARIN BAZI KULLANIM ALANLARI
  • Uzaktan kumanda devrelerinde
  • Depo stoklarının takibinde
  • Yer ve Uzaklık tespitinde
  • Kargo taşımacılığında
  • Spor müsabakalarında
  • Otomobil Anahtarlarında

13 Ağustos 2011 Cumartesi

► USB NEDİR?

USB NEDİR?
Universal Serial Bus ya da Türkçe karşılığı ile Evrensel Seri Veriyolu, bilgisayar ve dış donanımların iletişim kurmasını sağlayan bir bağlantı biçimi.

Hintli bilgisayar mühendisi Ajay V. Bhatt tarafından 1996′da geliştirilen USB, dört telli bağlantı ile çalışıyor. Tak Çalıştır özelliği sunması sayesinde pek çok dış donanım ünitesinin standart bilgisayar bağlantısı yöntemi haline geldi.
Fare, yazıcı, tarayıcı gibi donanım cihazlarının yanı sıra akıllı telefonlar, oyun konsolları gibi daha gelişmiş cihazlar tarafından da tercih ediliyor. Bugüne kadar 10 milyarı aşkın USB’li cihazın satıldığı tahmin edilmektedir.

USB 3.0 NEDİR?
İlk olarak 17 Eylül 2007′de Intel tarafından duyurulan USB 3.0 (ya da süper hızlı USB) bir önceki USB 2.0′a göre performans ve güç yönetimi açılarından çok önemli avantajlar sağlıyor. USB 2.0′da bağlantı dört telli bir yapı ile sağlanırken USB 3.0′ın bağlantısı dokuz tel ile sağlanmakta ve çok ciddi bir hız farkı oluşmasına yol açıyor.

USB 3.0 NE KADAR HIZLI?
Birden fazla kanaldan eş zamanlı veri transferi yapabiliyor olması nedeniyle USB 3.0, kendisinden önceki USB 2.0′a oranla arttırılmış bir veri transfer hızı sunuyor. USB 3.0′ın teorik olarak ulaşabileceği en yüksek hız 4,8 Gbit/sn olarak açıklandı. Yani USB 2.0′ın 480 Mbit/sn hızının tam 10 katına ulaşması mümkün.

Fakat USB 2.0′ın da çoğu zaman teorik hızı olan 480 Mbit/sn’ye ulaşamadığı ve 250 Mbit/sn civarında kaldığı düşünüldüğünde, pratikte USB 3.0′ın ulaşması beklenen en yüksek hızın 3Gbit/sn civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu durumda bile USB 3.0′ın sunduğu hız SATA-II ile yarışır durumda olacak.

Daha anlaşılır bir ifadeyle GB’larca veriyi USB 3.0 ile transfer etmek sadece saniyeler sürebiliyor.

26 Ocak 2011 Çarşamba

► MADEN SUYU VE SODA FARKI

İçilebilir nitelikteki herhangi bir suya karbondioksit eklendiğinde soda yapılmış olur. Maden suyu ise yerin en derin katmanlarından çıkar ve yeryüzüne çıkarken geçtikleri katmanlardan mineralleride alarak yol alırlar.

Halk arasında soda ve maden suyu eş anlamlı kullanılmasına rağmen ikisi birbirinden farklıdır. Maden suyu, yeraltı sularından elde edilmiş, çözünmüş katı madde içeriği toplam 250 mg/l’den daha az olmayan sulara verilen addır. Çözünmüş mineral tuzları, elementler ve gaz içerirler. Mineralli suları diğer sulardan ayıran özellik, kaynağından elde edildiği anda spesifik miktar ve oranlarda mineraller ve iz elementler içermeleridir. 500 mg/l’den daha az mineral içerenlere düşük mineralli su,1500 mg/l’den daha fazla içerenlere yüksek mineralli su denilmektedir. Maden suyu içinde; bikarbonat, sülfat, klorit, kalsiyum, magnezyum, florit, demir ve sodyum bulundururlar. Farklı markalar farklı miktarlarda mineral içerirler. Marka tercih ederken içeriklerine mutlaka bakılmalıdır.


İçilebilir nitelikteki herhangi bir suya karbondioksit eklendiğinde soda yapılmış olur. Maden suyu ise yerin en derin katmanlarından çıkar ve yeryüzüne çıkarken geçtikleri katmanlardan mineralleride alarak yol alırlar. Bu durumda maden suyu mineralce çok zengin iken soda mineral içermez.


Maden suyu ve soda, ikiside mideyi rahatlatma özelliğine sahiptir ancak sodanın bundan başka hiçbir işlevi yoktur oysa maden suyu aynı zamanda doğal bir mineral deposudur. Dolayısıyla tüketilmesi önerilen doğal maden sularıdır ve sodayla maden suyunu ayırd edebilmek için pek çok gıda maddesini alırken yapmamız gerektiği gibi etiket okumak çok önemlidir
.


Günde ne kadar maden suyu tüketilmeli?

Maden suyu içindeki minareller sebebiyle çok sağlıklı bir içecektir ve insan sağlığını destekleyicidir. Ter, solunum ve idrar ile kaybolan minerallerin yerine gelmesi için su içmenin yanı sıra sıvı ihtiyacının bir kısmı maden suyundan karşılanabilir. Amerikan Obezite Birliği sağlıklı bireyler için maden suyu tüketimini 600ml olarak belirlemiştir.


Ülkemizde tuz tüketimi genellikle yüksektir. Aşırı tuz alımı, yüksek tansiyon, börek hastalıkları ve mide ülseri gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Ayrıca fazla sodyum alımı idrarla kalsiyum atımını hızlandırdığı için kemik erimesi sorunu için risk faktörü oluşturur. Maden suları yüksek sodyum içerdikleri için aşırı miktarda tüketilmemelidir. Maden suyu seçimi yapılırken de düşük sodyum, yüksek magnezyum ve kalsiyum içerikli olanlar tercih edilmeli. Sağlıklı insanlar günde iki şişe, kilolu kişiler bir şişe içebilir. Kalp, böbrek ve hipertansiyon hastaları ise uzak durmalı.


Maden suyunun faydaları nelerdir?

• Her yaştaki bireylerin günlük kalsiyum gereksinimlerinin karşılanmasında takviye olarak düşünülebilir. Böylece güçlü kemik yapısının oluşması ve korunmasını sağlar.

Büyüme çağında, hamilelikte ve yaşlılıkta artan mineral ihtiyacının (magnezyum, kalsiyum, flor ve sodyum gibi) karşılanmasında gerektiği kadar kullanılarak sağlanabilir.

Sağlıklı bireylerde içerdiği sülfat, bikarbonat iyonları sayesinde sindirim sistemi (mide ve bağırsaklar) ve boşaltım sistemi (böbrekler ve idrar yolları) fonksiyonlarını destekler(maden suyunun önerilen miktardan fazla tüketilmemesi şartıyla geçerlidir).

Cildin gerekli olan su ve mineral ihtiyacını da karşılayarak cilde gergin, pürüzsüz ve canlı bir görünüm sağlanmasında yardımcıdır.

Solunum, idrar, her türlü sportif aktivitesinde ve özellikle yaz aylarında terleme ile oluşan su ve mineral kaybının karşılanmasında ölçüsü kadar kullanılabilir.

Bikarbonat içeriğinin yüksek olması ise asit fazlalığı, yanma ve ekşime ile seyreden mide hastalıklarında mide asidini fazlalılığını baskılayıcıdır.

• Özellikle yaz aylarında sıcaklığın artmasıyla birlikte asitli içecek tüketme ihitiyacı da artar. Boyalı katkı maddeli içecekler yerine maden suları tercih edilebilir. Son dönemde meyveli çeşitleri de piyasada bulunmakta fakat bunların kalori de dikkate alınarak tüketilmesinde fayda var.


Hamilelikte maden suyu içilebilir mi?

Hamilelik, yeterli ve dengeli beslenmenin çok daha önemli olduğu ve özellikle dikkat edilmesi gereken bir dönem. Annenin vücudu, bebeğin beslenebilmesi ve gelişiminin sağlanabilmesi için normalden daha fazla gıda, sıvı, mineraller ve vitaminlere ihtiyaç duyar. Mineral ihtiyacının bir kısmını tamamlayabilmek için, bu dönemde farklı bir sağlık problemi(hipertansiyon...vb) yaşanmıyorsa maden suyu tüketimi önerilebilir.


Maden suyu böbrek taşı yapar mı?
Böbrek taşı oluşumunu maden suyu tüketmeye bağlamak yanlış olur. Aksine yeterli ve düzenli miktarlarda su ve maden suyu tüketmeyen insanlarda tüketenlere göre böbrek taşı oluşumu riski daha yüksektir. Bu duruma gelmiş ve böbreklerinde taş oluşmuş insanların maden suyu tüketmeleri tavsiye edilmez ancak esas olan, düzenli ve yeterli miktarlarda su ve maden suyu tüketerek vücudumuzu bu gibi etkenlerden korumaktır.

DYT Zuhal Güler Çelik

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails