Translate

20 Mart 2009 Cuma

► BÖBREK TAŞI, OLUŞUM SEBEPLERİ, ÇEŞİTLERİ, BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

TAŞ OLUŞUMUNUN SEBEBİ NEDİR?
Böbrek taşları idrardaki ufak kristallerin birbirine yapışıp büyümesi ile oluşmaktadır. İdrardaki katı ve sıvı maddelerin arasındaki dengesizlik bunda başlıca faktördür. İdrarda taşı oluşturan belli başlı katı maddeler suda çözünmeyen bazı mineral tuzlarıdır. (örneğin kalsiyum oksalat ve kalsiyum fosfat) Böbrek taşları belirti vermeden önce aylar yada yıllar içinde gelişim gösterebilir.
BÖBREK TAŞI NASIL BİR ŞEYDİR?
Böbrek taşları değişik boyut, şekil ve renkte olabilir. Deniz kumu zerresinden golf topu büyüklüğüne kadar taşa rastlanabilir. Çoğunluğu düz, pürüzsüz ve oval şekillidir. Bazıları pürüzlüdür ve geyik boynuzu gibi dallanma gösterir. Taşın rengi kimyasal birleşimine bağlıdır. Çoğu sarı-kahverengi, bazıları bronz rengi ve siyahtır. Tedavi ve korunmada başarı için taşa ait özellikleri ortaya koymak önemlidir ve bu amaçla doktorunuz mümkün olduğunca çok şey bilmek isteyecektir.
KİMLERDE TAŞ OLUŞUR?
Herkeste taş oluşabilir. Bununla birlikte bazı insanlarda taş oluşumuna doğuştan gelen ailesel yatkınlık mevcuttur. Taş genellikle 20-70 yaş arasındaki, ailesel yatkınlık taşıyan erkeklerde görülmektedir. Kadınlarda da taş oluşmaktadır. Bir kez taş düşürenlerde taş gelişme riski hiç düşürmeyenlere göre daha yüksektir.
Taş oluşumunun önemli bir sebebi yeterince su içmemektir. Özellikle sıcak havalarda ve terlemeyle çok sıvı kaybedilen hallerde yeterince sıvı alınmaz ise risk artar. Bazı barsak hastalıklarında, bazı metabolik hastalıklarda ve sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu geçirenlerde risk artar. Kronik ishal ve kusma sıvı kaybına yol açtığından taşa yatkınlık oluşturur.
Doğuştan yakınlığı olan kişilerde bazı besinler taş oluşum riskini artırır.Ancak normal kişilerde bu besinlerin zararlı etkisi yoktur.Bununla birlikte şişmanlığın genel olarak riski artırdığı bilinmektedir. Yüksek hayvansal protein içeren besinlerin de riski artırdığı düşünülmektedir.
HER TAŞ AYNI MIDIR?
Hayır,böbrek taşları kimyasal içeriklerine ve oluşuma neden olan faktörlere göre farklılıklar gösterirler.
KALSİYUM OKSALAT VE KALSİYUM FOSFAT TAŞLARI
Bu taşlar tüm taş olgularının % 75'ini oluştururlar. Tek başlarına veya karışım şeklinde görülebilirler.Kalsiyum tüm vücut için önemli işlevleri olan bir mineraldir. Kemiklerin ve dişlerin yapısını oluşturur, kas kasılması ve diğer hayati fonksiyonlarda rol oynarlar. Süt ve süt ürünlerinde balık, yumurta, meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunur. Besinlerle alınan kalsiyumun vücudun ihtiyacı kadar olan bölüm bağırsaklardan emilir. Kanda vücudun ihtiyacı olmayan kalsiyum böbreklerden atılır. Bazı kişilerde kalsiyum idrarla atılımı aşırı düzeylere ulaşır ve kalsiyum oksalat taşları oluşur.
İdrarla kalsiyum itrahını artıran birçok sebep mevcuttur. Kalsiyum oksalat taşı oluşturanların % 40'ında aileden geçen (kalıtsal) faktörlere bağlı olarak kalsiyum itrahı artmıştır. Bazılarında olay kullanılan ilaçlara bağlı olarak gelişir. Paratiroid bezinin fazla çalışması da diğer bir faktördür. Kırmızı et gibi ürünlerin fazla tüketilmesi de kalsiyum itrahını artırır.
Yeterli kalsiyum alınmaması oksalat itrahını artırdığından taş gelişimini destekler. Yüksek doz C vitamini alınması da oksalat itrahını artırır. Sitrat idrarda kalsiyum ve oksalatın birleşerek kristal oluşturmasını engelleyen bir maddedir. İdrarda sitratın azaldığı durumlar da taş oluşur.

ENFEKSİYON TAŞLARI
Böbrek taşlarının % 10-15'inde idrar yolu enfeksiyonu mevcuttur. Mikroplar idrar yolundaki asitleri etkisiz kılan maddeler üreterek kendilerine elverişli ortam oluştururlar. Bu taşlar çok büyüyebilir ve geyik boynuzu gibi şekil oluşturabilir. Kadınlar idrar yolu enfeksiyonuna daha çok yakalandığından bu tip taşların gelişimi için daha yüksek risk taşırlar. Tedavinin amacı taşı ortadan kaldırmak ve enfeksiyonu iyileştirmektir. Bu tip taş oluşturanlarda düzenli idrar kontrolleri yapılarak mikropların gelişimi önlenmelidir.
ÜRİK ASİT TAŞLARI
Böbrek taşlarının % 10'u ürik asit içerir. Bu normal vücut metabolizması ile üretilen bir maddedir. Kanda erir halde böbreğe taşınır ve buradan idrarla atılır. Vücutta ürik asit itrahını artıran durumlar ürik asit taşı oluşturabilir. Bu durumlar; doğuştan gelen sebepler, mide ve bağırsak sistemi bozuklukları, bazı ilaçların kullanımı, şişmanlık, fazla et tüketilmesi gibi olgulardır. Bu durum erkeklerde daha çok görülür. Ürik asit yüksekliği ve eklem iltihapları ile seyreden gut hastalığında da ürik asit taşları oluşabilir.
SİSTİN TAŞLARI
Sistin vücudumuzdaki dokuların yapısal temelini oluşturan proteinlerin yapıtaşıdır. Doğuştan metabolik bozukluğu olan bazı kişilerde idrarda fazla miktarda sistin atılır ve bu da birikerek taş oluşturur. Tüm taş çeşitleri içinde en nadir görülen türdür. Tedavileri diğer taş çeşitlerine göre daha zordur ve ömür boyu takip ve tedavi gerektirirler.
BELİRTİLER NELERDİR?
Böbrek taşları çoğunlukla belirti vermez. Verdiklerinde ise genellikle ilk önce şiddetli ağrı ortaya çıkar. Ağrı belin yan taraflarında olup kasık ve alt batın bölgesine yayılabilir. Ağrıyı ortaya çıkaran sebep taşın idrar yoluna girmesi ve idrar akımını kesmesidir. Taş atılmaya çalışılırken kramp tarzında çok şiddetli ağrılar ortaya çıkar.
Taş iç idrar yolunun alt bölümüne geldiğinde idrar yapma ile ilgili şikâyetler ortaya çıkar. Bunlar idrar yaparken yanma, yalancı idrar hissi ve idrar sonrası tam boşalmama hissidir. İdrar renginde koyulaşma ve kan görülebilir. Bulantı kusma olur. Alt karın bölgeleri ağrılı ve hassastır. Olaya enfeksiyon ilave olursa ateş ve titreme ortaya çıkar.
BÖBREK TAŞLARI BÖBREĞE ZARAR VERİR Mİ?
Kontrol altında tutulmaz ise taş böbreğe zarar verebilir. Taşın verdiği zararın derecesi taşın bulunduğu yere ve enfeksiyon olup olmamasına göre değişir. Bu durumu önlemek için mevcut taşın ortadan kaldırılması ve başka taşların oluşmasının engellenmesi gerekir.
Böbrek taşı, normalde idrar yolu ile dışarı atılan bazı maddelerin (özellikle taş riski taşıyan) idrar ortamında aşırı yoğun bir şekilde birikmesi ve kristaller şeklinde çökmesi ile oluşur. Genellikle kalsiyum, oksalat ve ürik asit idrarda birikir, kristalleşir ve zamanla büyür. Oluşan taş büyük oranla yer değiştirerek ve idrar yollarından aşağı hareket ederek kendiliğinden atılır. Kendi kendine atılamayan taşlar bulunduğu yerde büyümeye devam eder ve çeşitli problemlere sebep olmaya başlar. En önemli tehlikesi idrar yollarını tıkayarak daha büyük hastalıklara başlangıç oluşturmasıdır.
Daha önce böbrek taşı düşürenler, gut hastaları (kanda ürik asit birikimi), aşırı ishal ve sıvı kaybı olanlar, aşırı kilolular ve ailesinde böbrek taşı hikâyesi olanlar diğer kişilere oranla daha yüksek risk grubuna girmektedirler. Böbrek taşı oluşmasının sebepleri genellikle şunlardır:
  • Yetersiz sıvı alımı
  • Beslenme alışkanlığı
  • Genetik faktörler
  • İdrar yolu enfeksiyonları
  • Böbreğin yapısal bozuklukları
  • Sıcak iklim kuşağı
  • Bazı bağırsak hastalıkları ve ameliyatlarıdır.

Böbrek taşları hiç belirti vermeyebileceği gibi çok şiddetli şekilde de kendini gösterebilir. Bu genellikle taşın bulunduğu yere ve büyüklüğüne göre değişmektedir. En tipik belirtisi ağrıdır. Bulunduğu bölgeye göre ağrı şekillenir. Ağrının yanında, idrarda kanama, bulantı, kusma, idrar yaparken yanma görülebilir. Taş oluşumunu engellemek için:

  • Bol sıvı alınmalıdır.
  • Asitli içecekler kesinlikle tüketilmemelidir.
  • Çay ve kahve tüketimi azaltılmalıdır.
  • Bol lifli yiyecekler tercih edilmelidir.
  • Süt ve süt ürünleri düzenli ve aşırıya kaçmadan tüketilmelidir.
  • Alkol kullanılmamalıdır. (özellikle bira)
  • Tuzdan, soğuk sudan, sakatat ve kuru bakliyattan uzak durulmalıdır.
  • Çıplak ayakla dolaşılmamalıdır.
  • Kalsiyum, oksalat ve ürik asitten zengin besinler aşırı tüketilmemelidir.

Kendi kendine düşmeyen ve vücutta hasara sebep olabilecek böbrek taşları mutlaka tedavi edilmelidir.

5 Mart 2009 Perşembe

► SOĞAN NEDEN AĞLATIR?

Soğanı kestiğimiz zaman aynı zamanda soğan hücrelerini de keseriz. Soğanı kestiğimiz zaman normalde soğan hücreleri içinde yer alan enzimler serbest kalır. Bu enzimlerden birisi olan allinaz (Allium'dan, soğanın latince isminden gelir), daha sonra hücrelerin kesilmesiyle salınan 'Prensco' diye bilinen sülfürlü bileşiklerle reaksiyona girer.

Bu reaksiyon propenilsülfirik asit oluşmasıyla sonuçlanır ki bu daha sonra LF-sentez enzimi ile propanethial s-oksit gazına dönüşür. Bu gaz ayrıca, LF-sentez enzim (Lachrymatory Factor sentezleyen enzim) yani orjinal adıyla Lachrymatory Factor (ağlama faktörü) olarak bilinir.

Bu gaz kararsızdır ve su ile reaksiyona girerek sülfirik asit meydana gelir. Bu durum gözlerde gerçekleştiğinde, gözler büyük miktarda su üreterek asidi nötr hale getirir ve böylece bizi ağlamaklı yapar.

Yeşil Soğan Niye Ağlatmıyor?
Soğan familyasından gelen sarımsak ve taze yeşil soğan da kesildiğinde sülfirik asit meydana getirir fakat ağlama etkisi yaratmaz çünkü daha az LF-sentez enzimi ortaya çıkar.

Peki gözlerimizin sulanmaması için ne yapmalıyız?

Soğan keserken ağlamamak için ne yapmamız gerekiyor? İşte size birkaç formül:
  • 1. Yöntem: Soğanı kesmeden yarım saat önce buzdolabına koyun. Bu yöntem soğanın içindeki reaksiyonu değiştirdiği için ağlama etkisini de en aza indiriyor.
  • 2. Yöntem: Soğanı doğrarken çok hızlı davranın. Gaz gözünüzle temas etmeden kesme işini halledin.
  • 3. Yöntem: Ağzınıza bir parça ekmek alın. Böylece göz yakıcı enzimleri bu ekmek içine çekebilir.
  • 4. Yöntem: Soğan doğrarken sakız çiğneyin. Böylece ağzınızdan nefes alırsınız. Gözleriniz de yanmaz.
  • 5. Yöntem: Soğanı akan suyun altında doğrayın...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails