Translate

24 Haziran 2010 Perşembe

► DÜNYANIN EN POPÜLER SPORU: 4700 YILLIK 'AYAK TOPU'

Yirminci Yüzyıl, futbolun bir 'endüstri' oluşturduğu dönemdir. Tribünlere ve televizyon izleyicilerine yönelik milyarlarca dolarlık bir 'Pazar' söz konusudur. Ama bu noktaya, tarih boyunca, çok farklı yollardan gelinmiştir.
Yıldızı 20. Yüzyıl'da parlayan futbolun anavatanını belirlemek, oldukça zordur. Bilimsel araştırmalar, dünyanın hemen her yerinde, benzer zamanlarda, benzer top oyunlarının oynandığını göstermektedir.
Kuralları ve türü değişse de bir topun peşinde
Bu oyunlar bazen küçük takımlarla, bazen binlerce kişinin katıldığı yığınsal bir biçimde; bazen daire, bazen dikdörtgen bir alan içinde; bazen hayvan ya da insan kafatası, bir Hindistan cevizi, bir domuzun idrar torbasıyla; bazen topa sadece ayakla ya da hem ayakla hem de elle dokunmak suretiyle oynanmıştır.
Sonuçta, futbolu keşfetmek, hiçbir kültür için zor olmasa gerekti; bu yüzden futbolun anavatanından çok, hangi coğrafyada kurumsallaştığını kitlelere mal olduğunu ve giderek 'seyirlik' bir hale geldiğini araş¬tırmak daha akıllıcadır.
Futbolun adı neydi?
Rusya'da oynanan erken dönem futbol 'Balispiel' diye anılırdı. Fransa'nın 'ateşli' futbolu ise 'La Soule' adını taşırdı. 'Pallone' ve 'Knappen' Ortaçağ'da Almanya'nın popüler futbolu idi. 16. Yüzyıl'da Güney ve Orta Amerika'da futbol, Tlatchi' adıyla bilinirdi. Amerika yerlilerinin futbolu, ‘Pasuckuakohowog' (ayakla top oynamak için onlar bir araya geldiler) diye adlandırılır; Alaska ve Kanada'daki Eskimolar ise futbola 'Aqsaqtuk' (buz üstünde futbol) adını verirlerdi.
Çin futbolu “t'su chu”
Bugünkü futbola benzer ilk oyunun M. Ö. 2700!lü yıllarda "t'su chu" adıyla Çin'de ortaya çıktığı ileri sürülür. Bu konudaki ilk ipucu, Çin'in efsanevi Sarı İmparator'unu konu alan anonim bir biyografide, imparatorun, "savaşçıların t'su chu ile eğitilmeleri" emrini vermesine ilişkindir.
M. Ö. 2697 tarihini taşıyan bu biyografide, oyunun nasıl oynandığı hakkında yeterli açıklama olmamasından dolayı, bu iddiayı abartılı bulan bir kısım araştırmacı ise t'su chu tarihini 'Savaşan Devletler' dönemine, yani M. Ö. 475–221 yıllarına dayandırır.
Çin’den Japonya’ya, Japonya’dan İtalya’ya mı?
T'su chu'nun Çin'de ne kadar yaygınlaştığını bilmiyoruz. Ancak daha çok törensel bir olay olarak kaldığı anlaşılmaktadır. Bazı araştırmacılar t'su chu'nun M. S. 7. Yüzyıl'da Japonya'da gelişen 'kemari'nin atası olduğunu ileri sürerler. Kemari de söylenceye göre, Marko Polo aracılığıyla İtalya'ya geçmiş ve İtalyan futbolu 'calcio'ya hayat vermiştir. Ancak bu iddiaları destekleyecek güçlü kanıtlar yoktur.
Antik dönem oyunları
Erken dönemde Avrupa'da oynanan futbolun kurallarına dair yazılı belgeler çok azdır. Anlaşıldığı kadarıyla antik dönem insanları bu oyunları oynamakla yetinmişler, bunları yazıya geçirme ihtiyacı hissetmemişlerdir.
Bugüne kadar bu oyunların oynandığı alanlara ilişkin hiçbir arkeolojik bulguya da rastlanmamıştır. Bilgilerin çoğu bazı duvar resimlerine ve seramik desenlerine, kimi edebi yapıtlara dayanır. Bu bilgi kırıntıları bir araya getirildiğinde, antik dönemde Yunanistan'da 'episkyros' ya da 'harpaston' adıyla bilinen ve domuzun idrar torbasının kıl ya da tüyle doldurulmasından elde edilmiş bir topla, daire şeklindeki sahada oynanan bir oyundan söz edilebilir.
Anlaşıldığına göre bu oyun, özellikle Spartalı askerlerin eğitimlerinde önemli bir rol oynuyordu. 'Harpaston'da topa hem ayakla hem de elle müdahale etmek mümkün olduğu için, bugünkü futbolla rugby karışımı bir oyundan söz etmek, daha doğru olur.
Avrupa'ya yayılıyor
Harpaston oyununun M. Ö, 2. Yüzyıl'da 'Harpastum' adıyla Roma'ya geçtiği bilinir. Roma İmparatoru Neron'un 'zevk danışmanı' Petronius Arbiter'in ünlü yapıtı Satyricon'da Trimalchio adlı kahramanın yaptığı bir harpastum maçı anlatılır.
Buradan Öğrendiğimize göre, Romalı aristokratlar, harpastum maçlarında esas olarak eğlenme amacı güderler. Serbest kıyafetlerle, ayaklarda sandaletlerle rahat bir atmosfer içinde yapılan maçlarda aristokrat ve kölelerden oluşan 20-30 kişilik takımlar yer alır.
Roma oyunları
Aslında Romalılar bu dönemde, topla oynanan birçok oyun geliştirirler. Bunlara nedense, özel adlar verilmemiştir. Zaten bu oyunların türünü, tarzını adlarından da pek anlayamayız. En iyi bilinen Roma oyunları; 'ExpuIsİm ludere', 'Trisagon', 'Phaininda', 'Oirania' adlarını taşırlar. Romalıların daha sonra bu oyunları istilacı orduları aracılığıyla Avrupa'nın her yerine götürdükleri anlaşılmaktadır.
İngiltere'ye futbolu, Romalılar götürdü
İngiltere'ye futbolu, Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde (M. S. 161–180) Britanya Adası'na ayak basan Roma lejyonlarının getirdiği anlaşılmaktadır. Yani Romalılar 'Ada'yı egemenlikleri altına alarak Britonların gururlarını kırarken, bilmeden onlara binlerce yıl büyük bir coşkuyla sevecekleri bir sporu da armağan etmişlerdir. Futbolun İngiltere'deki ilk yıllarına dair ayrıntılı bilgilere henüz sahip değiliz. Bildiğimiz, futbol maçlarının festivallerde ve dinsel kutlamalarda oynandığıdır.
Bunların en önemlisi Shrove Tide (Tövbe Salısı) Yortusu'dur. Rivayete göre, Paskalya'dan önceki Büyük Perhiz'in ilk çarşambası olan 'Ash Wednesday'den (Küllenme Çarşambası) önceki gün, 'Aslıbourne' ve 'Derby' diye anılan yerde yapılan eğlencelerde, istilacı Roma ordularına karşı 217 yılında kazanılan zaferin yıldönümü, ironik bir biçimde Romalıların 'Ada' halkına armağanı olan futbol maçlarıyla kutlanırdı.
Kanlı karşılaşmalar
14. Yüzyıl'a ilişkin belgeler bize İngiltere'deki futbola ilişkin net bilgiler veriyor. Bu dönemde futbol, birbirine komşu köylerdeki 'güruhların' oynadığı; takımların yüzlerce hatta binlerce kişiden oluştuğu; oyun sahasının tüm köy ya da köyler arasındaki millerce mesafelik alanlar olduğu ve belirli kurallara da¬yanmayan oyunlardı.
Yasaklanan spor
Oyunlar köylerden şehirlere doğru yayıldığında, birbirine rakip loncaların çırakları arasındaki kavgalar öylesine çığırından çıkmış olmalıdır ki 1314 yılında, futbol maçlarının Londra Belediye Başkam Nicholas Farndon tarafından yasaklandığını görürüz. Yasağın işe yaramadığı, çok az kişinin hapse atıldığı bilinmektedir. Ancak yasakların ardı arkası kesilmeyecektir.
Amerika'nın ilk futbol takımı 1609'da Virginia eyaletinde kurulmuştur
Nihayet 1680'de II. Charles futbolu himayesine alacak ve İngiliz sömürgeciler ve göçmenler sayesinde, Amerika'dan Pasifik Adaları'na, Kanada'dan Avustralya’ya kadar her yerde futbolla karşılaşmak mümkün olacaktır. Örneğin Amerika'nın ilk futbol takımı 1609'da Virginia eyaletinde kurulmuştur.
İtalya da Calcio’nun ortaya çıkışı
İngiltere'de futbol çılgınlığı bütün hızıyla devam ederken, Kara Avrupa’sında neler olmaktadır?
Anlaşıldığı kadarıyla Avrupa'da büyük bir futbol tutkusu henüz yoktur. 11. yüzyılda Fransa'nın Normandiya ve Brotanya bölgelerinde futbol türü oyunlar oynandığına dair kaynaklar vardır; fakat bunların hem sayısı çok azdır hem de yeterince açıklama içermezler.
Daha güneyde, İtalya'da, günümüzdeki futbola çok benzeyen bir oyun olan Calcio'nun ortaya çıkışı ise ancak 16. Yüzyıl'da olacaktır, İtalya'nın Floransa kentindeki Piazza della Novere'de ya da Piazza di Santa Croce'de oynanan Calcio maçları, aralarında tatlı bir rekabet olan aristokrat aileler arasında gerçekleşmekteydi.
Maçların 6 Ocak'taki Epiphany (Haçın Suya Atılması) Yortusu'yla Paskalya'dan önceki Büyük Perhiz arasındaki her gece oynandığı kaydedilir. Oyunlar daha sonra, başta Venedik olmak üzere, diğer İtalyan kentlerine de yayılır.
Calcio adı İtalyan Futbol Federasyonunda varlığını sürdürüyor
İtalyanca'da 'tekme' anlamına gelen 'calcio', adından da anlaşılacağı gibi, bir çeşit ayak topudur. Ancak 'Calcio'nun modern anlamdaki futboldan çok, bugünkü Amerikan Futbolu'na benzediği anlaşılmaktadır.
Oyunda bol bol atlamak, vücut çalımı atmak ve topu taşıyan hasımları elle ya da vücutla durdurmak söz konusuydu.
Bugün 'calcio' adı 1898'de Torino kentinde kurulan İtalyan Futbol Federasyonu'nun isminde (Federazione Italiana Giuoco Calcio) varlığını sürdürmektedir. Ayrıca halen İtalya'daki bazı festivallerde turistik amaçlarla Calcio oynanır.
Taşradan modern futbola doğru
İngiltere'de 1750'lerde başlayan Sanayi Devrimi'yle futbol, köylü gençlerin geniş alanlarda oynadığı kuralsız bir oyun olmaktan çıkacaktı.
Dokuma atölyelerinde işçi olarak çalışmaya başlayan köylü çocukları, kentlerin dar sokaklarında boy göstermeye başladılar.
Dönemin bazı resimlerinde, futbol oynayan güruhların arasında, iyi giyimli beylerden çıraklara, asillerden banka memurlarına kadar, herkesin neşe içinde top peşinde koştuğunu görmek ilginçtir.
Yolların ve taşımacılığın gelişmesi, futbol oyunlarının köylerin dışında yapılmasını mümkün kılması, futbolu tüm İngiltere'ye yaymaya başladı.
Bu dönemde futbol artık yalnızca köylülerin değil, kentlerde yaşayan orta sınıfın da önemli eğlencelerinden birisiydi. Üstelik yalnızca yaygın bir spor değil, aynı zamanda saygın bir uğraştı da…
Futbol, okullarda ve üniversitelerde kurumsallaşmaya başlıyor
Bu dönemde futbolun günümüzdeki biçimine kavuşmasını daha çok İngiltere'deki halk okullarına ve üniversitelere borçluyuz. 1800'lü yıllara gelindiğinde, futbolun esas olarak üç yerde oynandığını görüyoruz: Halk okulları, üniversiteler ve sokaklar.
Bu üç ayrı alanda gelişen futbolun tek bir kanala akıtılmasında, başrolü Rugby, Eton, Harrow, Oxford, Cambridge, Shrewsbury, Charterhouse, Westminister, Winchester kolejleri sağlamıştır.
Başlangıçta bu özel okullarda iki tip futbol oyunu oynanıyordu
Birincisi, bildiğimiz ayak futbolu olan 'soccer', ikincisi ise 1823'ten itibaren gelişen ve topun elle tutulmasına ve oyuncunun engellenmesine izin veren, adını da Rugby Okulu'ndan alan 'rugby'dir.
Kurallar tanımlanıyor
'Soccer' adı da Oxford öğrencilerinin sözcükleri kısaltma geleneğinden kaynaklanır. Soccer, 'association' ya da 'association rules' sözcüğündeki 'soc' hecesinin arkasına, bir işle uğraşan anlamı veren 'er' takısı eklenerek türetilmiş bir sözcüktür. Nitekim tüm futbol tarihi, bu iki tip oyunun birbirinden ayrışmasının tarihidir. Bu ayrışma 19. Yüzyıl'ın ortalarında tamamlanmış, 'ayak topu' anlamına gelen 'futbolun kuralları yeniden tanımlanmış ve futbol kulüpleri kurulmaya başlanmıştır.
İngiltere’de İşçi sınıfının en önemli eğlencesi futboldu
1880'lere gelindiğinde, İngiltere'de futbolun, orta sınıftan ziyade işçi sınıfının en önemli eğlencesi olduğu görülür. Artık şehirlerarası, bölgeler arası ya da Özel kulüpler arası maçlar olağan hale gelmiştir.
Popülerlik arttıkça işin örgütlenmesi de hızlanmış ve 1881'de 'İngiltere Futbol Ligi' kurulmuştur. Ancak düzenli maçlar ilk kez 8 Eylül 1888'de 'İngiltere Futbol Ligi' adı altında, 12 takımın katılımıyla yapılacaktır. Bu ilk ligin tartışmasız galibi, İskoçlardan oluşan 'Preston North End' takımıdır. Takım, 'Yenilmezler' unvanını gerçekten hak etmiştir; çünkü sadece bu ilk ligin flamasını, tek bir maç bile kaybetmeksizin kazanmakla kalmamış, aynı zamanda Futbol Federasyonu'nun kupasını da tek bir gol yemeden kazanarak 'duble' yapmıştır.
Milli ligler kuruluyor
Bu başarıdan hemen sonra 1883 yılında, İngilizlere pek sempati duymadıkları bilinen İskoçların kendi liglerini kurmaları, şaşırtıcı olmayacaktır.
Yüzyılın sonuna gelindiğinde İngiltere, İskoçya, İrlanda ve Galler Bölgesi, kendi futbol organizasyonlarına, liglerine ve kupalarına sahip olmanın gururunu yaşamaktadırlar. Uzun bir süre dünyanın başka hiçbir yerinde 'Birleşik Krallık'taki gibi ciddi maçlar yapılmayacaktır. Bu yüzden de İngiltere Adası'nın futbolun anavatanı unvanını hak ettiğini söylemek, abartılı olmaz.
İlk modern kurallar İngiltere'den
Bilinen ilk modern futbol kuralları, Cambridge Üniversitesi öğrencileri tarafından konulmuştur. Ancak 1829'da Derby kentinde yapılan futbol maçını seyreden bir Fransız'ın, "Eğer bu oyunun adı futbolsa, dövüş dedikleri şey ne olsa gerek?" demesinden de anlaşıldığı gibi, kuralların konması, futbola İngiliz centilmenliğini' getirmeyi henüz başaramamış durumdadır. Nitekim 1841'de Londra sokaklarında yaşanan futbol gerginliklerinden dolayı, bir kez daha bu sporun yasaklanması söz konusu olacaktır. Fakat bu yasak uzun sürmeyecek ve 1855'te üniversite ve okul takımlarından ayrı ilk profesyonel futbol kulübü olan "Sheffield United FC" –bugünkü Sheffield Wednesday değil– kurulacaktır.
Futbolun kurumsallaşmasındaki dönüm noktası ise Hür Masonlar Locası'nda, 26 Ekim 1863'te yapılan toplantı ve onu izleyen beş toplantı sonunda, Futbol Birliği'nin (FA) kurulmasıdır. Bunu 1871 yılında 15 takımın katıldığı Futbol Federasyonu karşılaşmaları ile 1872 yılında İngiltere ile İskoçya arasında yapılan ve 0-0 biten ilk uluslararası maç izlemiştir. Futbol oyunu bu dönemlere kadar esas itibariyle 'dribbling' yani top sürme tekniğine dayanmaktaydı. 1876'dan itibaren ise 'passing' yani pas verme tekniğine geçilmeye başlanacaktı.
KAYNAK: Popüler TARİH / Haziran 2002 /AYŞE HÜR

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails